İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde 19 Ocak'ta ateşkesin sağlanmasının ardından işgal altındaki Batı Şeria genelinde Filistinlilere şiddeti ve baskısını artırdı. Filistin makamlarının paylaştığı verilere göre, kontrol noktaları 898'e yükseldi. Bu durum, Filistinlilerin hareket özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtladı.
21 Ocak'ta Cenin kentine yönelik başlatılan saldırılar sonucunda en az 20 bin Filistinli zorla yerinden edildi. İsrail ordusu, Cenin'in ardından Tubas ve Tulkerim vilayetlerine de saldırılarını genişletti. Bu bölge, İsrail ordusunun yeni hedefi haline geldi.
Haaretz gazetesinin haberine göre, İsrail Merkez Komutanlığı, Gazze'deki ateş mekanizmasını Batı Şeria'da da uygulama kararı aldı. Bu karar, şüpheli olsun ya da olmasın her silahsız Filistinliyi hedef almayı içeriyor. Askerlere, yere bakan herkesin tehlikeli olarak değerlendirileceği bildirildi.
Batı Şeria'daki askeri operasyonların komutanları, askerlere şüphelenilen herkese ateş açma emri verdi. Bu durum, bölgedeki gerilimi artırdı ve Filistinlilerin yaşamlarını daha da tehlikeli hale getirdi.
İsrail ordusu, Nur Şems mülteci kampına düzenlediği baskında biri sekiz aylık hamile olan iki kadını öldürdü. Askerler, hamile kadını sadece yere şüpheli biçimde baktığı için hedef aldı. Bu olay, uluslararası kamuoyunda büyük tepki topladı.
Filistin Sağlık Bakanlığı, yaralı çifti hastaneye nakletmesine izin verilmediği için bebeğin de anne karnında hayatını kaybettiğini açıkladı. Bu tür olaylar, İsrail ordusunun uygulamalarının ne kadar acımasız olduğunu gözler önüne seriyor.
İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Filistinlileri Gazze benzeri bir akıbetle tehdit etti. Smotrich, partisinin toplantısında, İsrail ordusunun Gazze'de yaptıklarını Batı Şeria'da da yapacağını savundu.
Smotrich, Batı Şeria'nın Tulkerim, Cenin, Nablus ve Ramallah kentlerinin Gazze'nin kentlerine benzeyeceğini ifade etti. Bu tehditler, bölgedeki gerilimi daha da artırma potansiyeline sahip.