Türkiye, 2025 yılı boyunca 221,3 milyar dolar tutarında dış borç geri ödemesi yapacak. Merkez Bankası'nın devam eden faiz indirimleri, döviz tasarruflarına yönelişi artırma olasılığı taşırken, kurlardaki yukarı yönlü hareketler kur riskini gündeme getiriyor.
Türkiye, 2025 yılı boyunca 221,3 milyar dolar tutarında dış borç geri ödemesi ve diğer yükümlülüklerini karşılamak zorundadır. Bu yükümlülükler, yurt dışında yerleşik kişi ve kurumlara olan dış borçlar, dış krediler ve mevduat gibi kalemleri kapsamaktadır. Kısa vadeli dış yükümlülüklerde, pandemi döneminde başlayan artış ivmesi geçen yıl hız kesmiştir.
Özel sektör, 141,3 milyar dolarla en büyük kur riskini üstlenmiştir. Merkez Bankası'nın açıkladığı verilere göre, 2024 sonu itibarıyla vadesi gelecek dış borç ve diğer yükümlülüklerin toplam hacmi 221 milyar 287 milyon dolar düzeyindedir. Bu durum, Türkiye'nin dış yükümlülüklerini karşılamada önemli bir zorluk teşkil etmektedir.
Kamu ve özel sektör toplamında, 2025 yılı içinde karşılanması gereken yükümlülük 101 milyar 471 milyon dolara ulaşmaktadır. Kamu kesimine ait yükümlülüklerin 45,2 milyar doları merkezi yönetim, yerel yönetimler, kamu bankaları ve KİT'ler tarafından karşılanacaktır. Bu da toplam yükümlülüğün yüzde 20,4'ünü oluşturmaktadır.
Özel sektör yükümlülüklerinin 64 milyar 759 milyon doları özel bankalara, 3 milyar 862 milyon doları diğer özel finans kurumlarına aittir. Ayrıca, reel sektördeki şirketlere ait yükümlülükler 72 milyar 686 milyon doları bulmaktadır. Bu durum, Türkiye'nin ekonomik istikrarı açısından önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır.
Kamu ve özel bankalar, 2025 yılında toplam 43 milyar 944 milyon dolarlık kredi geri ödemesi gerçekleştirecektir. Türk bankacılık sektöründe, yurt dışı yerleşiklere ait döviz tevdiat hesapları ve banka mevduatlarının vadesi bu yıl içinde dolacaktır. Ekonomide istikrarsızlık oluşmaması durumunda, bu mevduatların büyük bölümünün yeni vade ile çevrilmesi beklenmektedir.
Bankacılık dışı sektörlerin 2025 yılı içindeki yükümlülüğünün 78 milyar 640 milyon doları, ithalat borçları ve ticari kredilerden oluşmaktadır. Bu durum, döviz talebinin artmasına ve dolayısıyla kurların yukarı yönlü hareket etmesine neden olabilir. Ekonomik belirsizlikler, döviz tasarruflarına yönelimi artırmaktadır.
Geçen hafta döviz kurları, Dolar/TL paritesinin 36,43 düzeyine yükselmesiyle rekor tazelemiştir. Dolar endeksindeki aşağı yönlü eğilim, Türk Lirası üzerinde satış baskısı yaratmamıştır. Ancak, TL'nin diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinin gerisinde kalması dikkat çekmektedir.
Ekonomideki belirsizlikler ve Merkez Bankası'nın faiz indirimleri, döviz talebini artırabilir. Tasarruf sahipleri, döviz ve altın gibi güvenli limanlara yönelmektedir. Bu durum, kurlarda yukarı yönlü hareketi beraberinde getirebilir. Ekonomik ve siyasi istikrarsızlık algısı, döviz talebini artıran bir diğer faktördür.