Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden terör örgütü elebaşı Öcalan’ın çağrısını değerlendirerek, PYD bitmeden PKK'nın bitmeyeceğini vurguladı. Özdağ, Öcalan'ın açıklamalarını eleştirerek, terörle mücadelede kararlılığın önemine dikkat çekti.
Öcalan’ın 27 Şubat 2025’te yaptığı açıklama, 1976’dan bu yana yaşanan terör eylemleri ve on binlerce insanın hayatını kaybetmesi ile ilgili sorumluluk üstlenmeyen bir metin olarak değerlendirilmektedir. Özdağ, Öcalan’ın PKK’nın kurulmasını çeşitli tarihi olaylarla ilişkilendirmesinin, sorumluluktan kaçış olduğunu ifade etmektedir.
Öcalan, PKK’nın terör eylemlerini “PKK isyanı” olarak nitelendirmiştir. Özdağ, bu yaklaşımın, terör eylemlerinin gerçek nedenlerini gizlediğini belirtmektedir. 1990’lı yıllarda yaşanan kanlı terör eylemleri, Türkiye’nin terörle mücadelesinin en zor dönemlerini oluşturmuştur.
Özdağ, Öcalan’ın samimi bir açıklama yapması durumunda, 1990’lı yıllarda siyasallaşma arayışında olması gerektiğini savunmaktadır. Oysa bu yıllar, PKK terörünün en kanlı dönemleri olarak tarihe geçmiştir. Özdağ, bu dönemde terörün tırmandırıldığını ve masum insanların hayatlarının kaybedildiğini vurgulamaktadır.
Öcalan’ın, Türkler ve Kürtlerin varlıklarını sürdürmek için gönüllü bir ittifak içinde olduğunu söylemesi, Özdağ’a göre doğru değildir. Türk Devletleri, tarih boyunca Anadolu ve Ortadoğu’da hakim güçler olmuştur. Bu durum, PKK’nın ve Öcalan’ın iddialarını sorgulatmaktadır.
Öcalan, PKK’nın silah bırakması için “demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması” şartını öne sürmüştür. Bu bağlamda, PKK’lıların hukuki durumları ile ilgili af ve infaz durumunun düzenlenmesi gibi talepler bulunmaktadır. Özdağ, bu taleplerin, Türkiye’nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturabileceğini belirtmektedir.
Özdağ, Öcalan’ın taleplerinin, Anayasa’nın bazı maddelerinin değiştirilmesi ile sonuçlanabileceğini ifade etmektedir. Bu durum, Türkiye’nin hukuki yapısında ciddi değişiklikler yaratabilir. Özdağ, bu tür değişikliklerin, etnikleşme tuzağına düşülmesine neden olabileceğini vurgulamaktadır.
Özdağ, Öcalan’ın çağrısının yalnızca PKK’yı kapsamadığını, PYD ve PJAK’ı da içerdiğini belirtmektedir. Öcalan’ın önceliği, Suriye’de PYD’nin kurumsallaşmasıdır. Bu durum, Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından endişe verici bir durum olarak değerlendirilmektedir.
Özdağ, PYD’nin silah bırakmadan PKK’nın da bırakmayacağını ifade etmektedir. Cumhur İttifakı’nın, Anayasa değişikliği ile Erdoğan’ın tekrar seçilmesini sağlamayı hedeflediğini belirten Özdağ, bu sürecin PKK’nın kendini feshetmesi ile sonuçlanabileceğini öngörmektedir.
Özdağ, Türkiye’nin hukuki hiçbir etnikleşme tuzağına düşmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. PYD’nin silah bırakmasını ve Suriye’nin üniter yapısını güvence altına almayan bir sürecin, Türkiye için tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini belirtmektedir. Zafer Partisi, bu tür çözüm iddialarını reddetmektedir.
Ülkemiz, 1984’ten bu yana on binlerce şehit vermiştir. Terörle mücadeleye büyük kaynaklar ayrılmıştır. Bu fedakarlıkların heba edilmemesi gerektiğini savunan Özdağ, PKK’nın milli devlet yapısını bozmasına izin verilmemesi gerektiğini ifade etmektedir.